222rehber.com'a kayıtlı firma sayısı 1710
Ne aramıştınız? Ne aramıştınız?
Öğrenciye Özel
Hemen Bul
İş İlanları
Keşfet
Sorun Bildir
X
Yukarı

Eskişehir’de Gezilecek Yerler – Devrim Arabası Müzesi

Türkiye tarihinin önemli mirasları Devrim Arabası ve Karakurt Türasaş ( Eski Adıyla Tülomsaş ) Müzesinde meraklılarını bekliyor.

Eskişehir'de Gezilecek Yerler - Devrim Arabası Müzesi

Türkiye tarihinin önemli mirasları Devrim Arabası ve Karakurt Türasaş ( Eski Adıyla Tülomsaş ) Müzesinde meraklılarını bekliyor.

Tarihi ve kültürel miraslara verdiği değerle ülkemizin turizm incisi haline gelen Eskişehir, Türk tarihinin önemli eserlerine de ev sahipliği yapıyor. Modern sanat eserlerinden arkeolojik kazılarla bulunmuş antik dönem parçalarına, yakın tarih müzelerine kadar birçok önemli eseri meraklılarıyla buluşturan Eskişehir’de yerli ve yabancı turistlerin Eskişehir gezi rotalarının önemli bir yerini müzeler kaplıyor.

Bu müzelerden biri de eskiden TÜLOMSAŞ olarak bilinen ancak 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı kararıyla adı TÜRASAŞ olarak değişen Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayii Anonim Şirketi’nin Eskişehir’e kazandırdığı  TÜRASAŞ Devrim Arabalı Müzesi…

TÜRASAŞ’ın kendi bünyesinde bulunan eserleri sergileyebilmek amacıyla kurduğu Devrim Arabaları Müzesi, Eskişehir’de Türasaş’a ait tesislerin içerisinde yer alıyor. 2018 yılında açılan müzede tarihimizin önemli eserlerinden ilk yerli araba olan Devrim ile yerli lokomotif Karakurt yer alıyor.

Müze şehrin oldukça merkezi bir noktasına olduğu için ulaşım da çok kolay. Trenle Eskişehir’e geldiyseniz hemen on dakikalık bir yürüyüşle müzeye ulaşabiliyorsunuz. Yalnız gideceğiniz tarihe dikkat etmeyi unutmayın çünkü müze pazartesi günleri kapalı.

Hem çok büyük bir başarı hem de çok büyük bir hayal kırıklığına dönüşen Devrim Arabalarının öyküsü ise her dinlediğimizde başka bir ayrıntıyla insanı sarsmaya yetiyor.

Eskişehir gezi planına Devrim Arabası Müzesini koyanlar için gitmeden bilgi sahibi olabilmeleri adına biraz da bu Devrim arabasının tarihi yolculuğundan bahsedelim.

15 Mayıs 1961 yılında düzenlenen Otomotiv Endüstri Kongresinin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, ülkemizde ordunun ve ülkenin ihtiyaçlarını karşılaması için bir prototip motor ve otomobil üretilmesi kararını alıyor.

Bu kararın ardında ise bu üretim için en uygun yerin Devlet Demiryolları olduğuna, teknik imkanlarının bu iş için en yeterli kurum olduklarına karar veriliyor.

Ardından devam eden süreçte ise 16 Haziran’da Devlet Demiryollarından 20 kadar mühendis Ankara’ya çağırılarak görev resmi olarak TCDD işletmesine teslim ediliyor. Ekibin bütçeleri 1.400.000 TL ve toplam zamanları ise sadece 4,5 ay…

Cumhurbaşkanı’nın kararı çok net! 29 Ekim’de gerçekleştirilecek törenlere yerli otomobille çıkacağının emrini veriyor ve büyük çalışmalar startını veriyor.

Dönemin şartları, ülkenin o dönemki vaziyeti düşünüldüğünde ise bu kadar kısıtlı zamanda bu nitelikte bir üretim neredeyse imkansız. Ülkede bırakın araba üretimini bunu yapabilecek sanayi imkanları bile oldukça kısıtlı o dönemlerde… Ancak görev emri verilen ekip de tüm bu imkansızlıklara rağmen canhıraş bir çalışma için kollarını hemen sıvıyor.

Mühendislerin, teknik kadronun, kısaca görevlendirilen herkesin zamanla yatıştığı bu süreç boyunca Eskişehir’deki fabrikanın bir atölyesi onlara tahsis ediliyor.  Tam 4,5 ay boyunca en hararetli toplantılar da umut dolu adımlar da hayal kırıklıkları, umutsuzluklar da hepsi işte bu atölyede yaşanıyor.

Vatanına faydalı olmak ve yüzlerini kara çıkarmamak için çalışan bu mühendisler ve teknikerler, gerçekten yok denilecek kadar kısıtlı imkanlarla batının çoktan uzaklara yol almış teknolojilerini yakalamaya çalışıyorlar.

Daha önce otomotiv alanında hiçbir tecrübesi olmayan bu insanlar birden bire tren vagonları yerine otomobil parçaları, kaporta, motor gibi aksamları üretmeye başlıyorlar.

Öyle ki hazırlanan aracın kaportası bile fabrikasyon içeren bir süreçten değil ustaların elde dövmesi sonucunda ortaya çıkıyor.

Ekip öncelikle aracın teknik özelliklerine karar vererek yola başlıyor. Ortalama kilonun 1000-1100 kilo arasında olması, 50-60 beygir gücünde 4 zamanlı bir motoru olması planlanıyor. Motor üretimi içinse incelenen onca örneğin arasından Warswa seçiliyor ve bu tipte bir motor için çalışmalara başlanıyor.

Motorun gövde ve başlığı Sivas Demiryolu Fabrikasında dökülüyor, Ankara Demiryolu Fabrikasında işleniyor. Eskişehir’de ise piston, segman, kollar ve üstten supaplı üçüncü motor üretiliyor. Şanzımanlar yine Ankara’da üretiliyor.

Parçaların birleşim aşamasında mühendislerin yaşadığı en büyük sorun ise direksiyon üzerine oluyor. Motoru aracın içine yerleştirip gaz, fren ve debriyajı direksiyonla birleştirmek, ardından da direksiyonu doğru konuma alabilmek bu teknik kadroyu en zorlayan işlerden biriydi.

Hatta o dönemde yerli mühendislerimizden gelen ayarlı direksiyon önerisi o günlerde reddedilmese bugün Cadillac ‘ın yeniliği olarak değil DEVRİM’in ve Türkiye’nin yeniliği olarak bilinecekti.

Son derece kısıtlı bir zamanda ortaya çıkacak bu araçlar için üretim atölyelerinde son güne kadar çalışmalar hiç durmadı. Öyle ki aracın son kat boyası 28 Ekim tarihinde yani beklenen teslimat tarihinden yalnızca bir gün önce gerçekleştirilebilmişti. Bu çalışkan ekip araçların cilasını da araç Eskişehir’den Ankara’ya taşınırken trende yapabilmişlerdi.

Araçlar diyoruz çünkü genel olarak akıllarda yer edinen tek araç üretildi bilgisi gerçeği yansıtmıyor. Aslında bu 4,5 aylık süreçte toplamda 4 adet araba üretilmişti. Hatta bu dört aracın isimleri bile konmuştu: Siyah Devrim, Bej Devrim, Mavi Boncuk ve Gecekondu…

Gecekondu: 56 beygir gücünde olan bu araç ilk üretim. Aracın üretim şartları da malum olunca ismi gecekondu olarak konuluyor.

Mavi Boncuk: adını güzel mavi renginden alan bu otomobil de 56 beygir gücünde.

Siyah Devrim: 60 beygir gücünde olan siyah devrim, makam aracı olarak düşünülüp bu renkte üretilmiştir.

Bej Devrim ise 65 beygir gücünde krem-bej rengi olarak üretilen otomobildir.

Uzun uğraşlar, büyük bir emek ve alın teri sonunda ortaya çıkan bu otomobiller 28 Ekim gecesi trenle yola çıkıyor ve 29 Ekim’de verilen söze uygun şekilde Ankara’ya ulaşmayı başarıyorlar.

Ancak maalesef, bu kadar zorlu süreci atlatıp 4 aracı üreten ekip araçlar için benzin hesaplamasında çok kritik bir hata yapıyor. Araçlara yeteri kadar benzin koymayı gözden kaçırıyorlar. Akıllarına geldiğinde ise Cumhurbaşkanı çoktan henüz benzini eklenmemiş araca binmiş oluyor.  Ardından araç hareket ediyor ve kısa süre ilerledikten sonra duruyor… Ekip hemen Cumhurbaşkanından özür dileyerek benzin eklenen diğer devrim aracına geçmesini istiyor.

Burada da Sayın Cemal GÜRSEL’in ağzından o ünlü cümleyi duyuyoruz. “ Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz …”

O günün ardından da bugüne yalnızca Bej Devrim ulaşabilmeyi başarıyor. Üstelik tüm eleştirilere rağmen halen çalışır vaziyette. Diğer araçların akıbeti ise bilinmiyor, o günden sonra kimse diğer araçlara ne olduğu bilgisine ulaşamıyor ancak Bej Devrim ilk günkü haliyle müzede yerini alıyor.

Eskişehir'de Gezilecek Yerler - Devrim Arabası Müzesi

Yarım asırdan uzun bir zaman önce temelleri atılan bir proje olan DEVRİM ARABALARI,  bugün ilk günkü güzelliği ile üretim yeri olan Türasaş’ın Eskişehir’deki tesislerinde yer alan müzesinde sergileniyor.

Eskişehir’e yolunuz düşecekse eğer planlarınız içine mutlaka bu önemli durağı da almanızı, Türasaş’ın müzesini ziyaret ederek devrim arabasını yakından görmenizi tavsiye ederiz.

ÖNCEKİ Eskişehir’in En Güzel Piknik Alanları

Sıcak yaz günlerinde hem doğada vakit geçirmek hem de dinlenmek için en çok tercih edilen aktivitelerden biri de piknik yapmak oluyor. Ailenizle veya sevdiklerinizle birlikte şehrin gürültüsünden uzaklaşarak keyifli vakit geçirebileceğiniz birçok piknik alanı bulunuyor. Bu yazımızda sizler için Eskişehir’de huzurla vakit geçirilebilecek piknik alanlarını derledik. Gelin hep birlikte yaz aylarında tercih edebileceğiniz Eskişehir piknik alanlarını keşfedelim.

SONRAKİ Odunpazarı Modern Müze | Yas ve Haz

ARTnews tarafından son asrın en iyi 25 müze binası arasında gösterilerek Eskişehir’e büyük bir değer kazandıran Odunpazarı Modern Müze - OMM, geçtiğimiz günlerde kapılarını Yas ve Haz isimli çarpıcı sergi ile yeniden araladı. Bu yıl kuruluşunun 3. Yıldönümünü kutlayan OMM dünya çapında 38 sanatçıyı bir araya getiren sergisiyle beden, kimlik, rol gibi kavramlara farklı açılardan ışık tutuyor.

Hiç yorum yapılmamış!

Yorum yap

Yorum yapmak için Giriş yapmalısınız.

X